13

ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat
Page 2: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT

A- AZİMET VE RUHSAT

Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat Fak. Öğr. Üyesi

1) Azimet: Kulların özürlerine ·bağlı olmaksızın başlangıçta meşru kılınan hükümlerdir (1). Namaz, Oruç, Hac ve Zekat gibi ge­nel olarak herkesten yapılması istenilen ibadetlere azimet diyoruz. Bunlar kişiden kişiye göre değişmeyen genel hükümlerdir. Bunlar, kulların dünyada ve ahire,tte maslahatlarım gerçekleştirmek için meşru kılman esaslardır (2).

Bazı alimler, karşılığında ruhsat bulunsun veya bulunmasın, bütün hükümlere azimet diyorlarsa da, bazılarina göre de, karşı­lığında ruhsat hıılunan hüküri:ılere azimet denilir (3). Azimet, farz, vacib, sünnet, n_afile ve menduh olmak üzere bazı kısırnlara ayrılır (4).

2) Ruhsat: Haramlık mevcud olmakla birlikte, bir özürden do­layı mübah kılınan hükümlerdir (5). Ö. Nasuhi BilmenHoca'nın ifadesiyle, "Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhfrlet ve müsaade olmak• üzere ikinci derecede meşru kılıni:m şeylerdir" (6).

Hanefilere göre ruhsat, önce hakikat ve mecaz olmak üzere ikiye ayrılır. Bunların herbirisi de iki kısma ayrıldığııldan dört çeşit ruhsat ortaya çıkmış olur: Bizim tebliğ konumuzu teşkil eden mev­zu, genellikle ruhsatın dördüncü kısmında değerlendirilmiştir.

B- NAMAZIN EDASINpA AZİMET VE RUHSAT

Yolculuk halinde dört rekatlı farz namazların iki rekat ·olarak kılınacağı_Kitab, Sünnet ve İcmaile sabittir. Yeri geldikçeKitab ve·

· Sünnet'den delilleri kaydedeceğiz. Ancak yolculuk ha]iride tanınan

Page 3: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

326 İslam'da Seferilik ve Hükümleri

bu kolaylığın nasıl uygulanacağı hususunda farklı görüş ve değerlen­dirmeler bulunmaktadır. Şartları yerine .geldiği zaman bu kolaylığı kullanmak bir azimet midir, yoksa ruhsat mı? Yani bir kimse yolcu­luk halinde dört rekatlı farzları olduğu gibi kılabilir mi? Yoksa, kısaltarak kılması üzerine vacib midir? Bu hususda fukahanın üç farklı görüşde olduğunu görmekteyiz. Şimdi bunları sırasıyla delil­leriyle birlikte tahlil etmeğe çalışacağız.

1- Hanefilerin Görüşü : Hanefilere göre, yolculuk halinde dört rekatlı namazların ikişer rekat kılıması, ruhsatı iskattır. Yani bu hakikaten ruhsat olmayıp, aslında dört olan azimeti iskattir. Do~ hiyısıyla yolcunun kendisinden sakıt olan bir namazı kılması sahih olınaz. Bu aynen sabah' namazını dört rekat olarak kılmak gibidir. Çünkü sebeb, yolcu için dört rekatı gerektiren bir sebeb olmaktan çıkmıştır. Onun için sadece iki rekatlık bir farz kalmıştır. Son iki re­kat ise nafiledir. Nafilenin kasden farza karıştırılması ise, caiz değildir. Farzın tamamlanmasından önce nafilenin edası, farzı if­sad eder. Nitekim bu durumda farz dört rekat olarak kılınsa da, ilk iki rekattan sonra oturulmasa, namaz fasid olur. Haneiliere göre bu ruhsat, azimeti düşüren bir ruhsat olarak kabul edilmiştir (7).

Diğer taraftan namazın kısaltılmasında bir· kolaylık olduğu yakinen bilinmektedir. Bu durumda namazı dört rekat olarak tam kılmak ancak birkülfettir; Tam olarak kılınada fazla bir sevab yok­tur. Zira sevab olan, ibadetin olduğu gibi kılınmasındadir. Yolcu­luğun külfeti ile olan kasr, namazı tamamlama gibidir. Bu da oğle namazını dört kılarken, Cuma namazının farzını iki rekat kılmaya benzer. Bu durumda iki rekatın aslıİldan sakıtolduğuna hükmet­mek vacibdir.(8). ·

İbadetlere fazla sevab verilmesi,· rekatlarımn fazlalığı ile ol­mayıp, kulun ibadetinin emredildiği şekilde yapmasındadır. Zira Allah Kur'an'da şöyle buyuruyor: "0, hanginizin daha güzel davrana­cağını sınamak için ölümü ve hayatı ya:ratmıştır.:." (9). Ayet-i keri­mede de görüldüğü gibi, burada arnelin güzel olmasına bakılıyor, yoksa çok olmasına değil. Diğer-taraftan yolcu, aynen muk:i:n;! gibi· yapması üzerine _vacib olan bir şeyi yapmıştır. Bu da iki rekatlı sa­bah ve Cuma namazı gibidir. Mukim ohin kimsenin öğle namazının sabah narnazına bir ü_stünlüğü yoktur (10). '

Hanef'ılere göre, "kasr azimet,· tamamlama ise ruhsattır" de­mek de doğru olmaz. Çünkü, yolcu için dörtten ikiye bir indirim ol­ı:ı;ıayıp onun namazınin aslı bu kadardır ve tamdır. Bu durumda ta-·

Page 4: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

Seferililde Azlınet ve Ruhsat 327

mamlama, ruhsat olmayıp günah işlernek ve sünnete muhalefettir. Ebu Hanife'nin de şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kim yolculuk ha­linde namazını tamainlarsa, günah işlemiş, sünnete muhalefet etmiş olur". Çünkü ruhsat, usUl-i fıkıhta da bilindiği gibi, asli hü-

, j

kümden bir arızadan dolayı tahfıfve kolaylığa değişen şeyin adıdır. Bu değişme manası ise yolcu için aslında yoktur. Çünkü aslında yol­cu için namaz iki rekat olarak farz kılın~ıştır. Sonradan mukim için iki rekat ilave edilmiştir. Dolayısıyla seferi için değişme diye bir şey yoktur. Buna göre, burada hakiki manasıyla bir ruhsat yok­tur. Buna ruhsat denilmesi mecaz1dir (ll).

Şimdi de haiıefilerin bu görüşlerini destekleyen delillerinden bazılarını kaydetmek istiyoruz: ·

a) İbn Ömer'in Rivayeti: "Rasulullah'a (s.a.v) yolculukta arka­daşlık ettim. Allah, ruhunu kabzedinceye kadar iki rekattan fazla namaz kılmadı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da aynı şekilde iki rekattan fazla kılmadılar" (12).

Rasü.lullah (s.a.v.) sefer halinde namazı kısaltınaya dev'am . etmişlerdir. Bu hususdaulema arasında bir ittifak vardır. Seferde tam kıldığına dair olarak aşağıda gelecek olan Hz. AiŞe (r.a.) hadisi ise sahih olarak kabul edilmemiştir (13).

b) Hz. Aişe1den gelen Rivayet: "Namaz hazarda ve seferde ikişer rekat olarak farz kılındı. Sonra sefer namazı olduğu gibi bırakıldı. Hazar nainaiına ziyade yapıldı" (14).

Hz. Aişe atınemizin seferde namazları dört kılıp, Rasü.lullah'ın (s.a.v.) buna ses çıkarmadığına dair olan ve aşağıda. Şafıilerin delili olarak vereceğimiz hadisle bu hadis, arasında zahiri bir zıdlık göze çarpmaktadır. İbn Rüşd, yukarıda verdiğimiz müttefekunaleyh olan hadisin sıhhati üzerinde ittifak edildiğini, diğer rivayetin bu sıh­hatte olmadığını belirtiyor (15).- Yine Ahmed Naim de, diğer rivaye- . tin Buhari ve Muslim'de yer alan hadis kuvvetinde olmadığını kay-dediyor (16). . ·

Hz. Osman ile Hz. Aişe'nin seferde kasrı kabul etmekle bir­likte, tatbikatlarının farklı olması hususunda çeşitli teviller yapıl­mışsa da, mesele tam olarak açıklığa kavuşmamıştır (17).

. ·.c) İbn Abbas'ın Rivayeti: "Şüphesiz ki Allah namazı Peygambe, · rimizin (s.a.v.) dilinden yolcuya iki, mukime dört ve korku halinde ise bir-rekat olarak farz kıldı" (18).

d) Hz. Ömer'in Rivayeti: "Sefer namazı iki rekattır. Kuşluk na­mazı iki rekattır. Bayram namazı iki rekattir. Cuma namazı iki re­hattır. Hz. Muhammed'in lisanıyla kasır Qlmaksizın tam olarak ·

Page 5: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

328 İslam'da Seferilik ve HÜkümleri

böyledir" (19). Bu hadis gösteriyor ki, sefer namazı da diğerleri gibi, başından beri farzdır. Hiçbir zaman dört olup da sonra tekrar kısaltılmamıştır. Bunun da bizzat ;Rasulullah'ın sözleri ile olduğu sarih olarak belirtilmiştir ( 20). - .

e) İbn Ömer'in Rfvayeti: "Rasulullah (s.a.v.) seferde bize iki re-· kat kılmamızı emretmiştir" (2,1). .

t) Ebii Hl.İreyre'nin Rivayeti: "Seferde namazı tam olarak kılan, hazar halinde kasreden gibidir" (22).

g) İbn Ömer'in Rivayeti: "Sefer namazı iki rekattır. Kim Sünnet' e muhalefet ederse, kafir olur" (23).

h) İbn Mes'ud'uiı Rivayeti: Hz. Osman Mina'da namazı dört re­kat olarak kıldırdığı zaman .İbn Mes'ud itiraz ederek dedi ki: "Ben Rasulullah'ın (s.a.v.) arkasında Mina'da iki rekat kıldım. Ebu Bekir ile Mina'da namazı iki rekdt olarak kıldım. Hz. Ömer ile Mina'da namazı iki rekat olarak kıldım. Keşke dört rekat olacağına, dergah-ı ilahiyede kabul olunmuş iki rekat olsa idi" (24).·

İbn Mes'ud'un bu sözleri Hz. Osman'a ulaşınca, Hz. Osman · Mekke'de evlendiğini söylemiş ve "kim bir beldede evlenirse,, ora halkından sayılır" (25) hadisini delil getirerek, seferi olmadığım or­taya koYınak istemiştir. İbn Mes'ud'un onun tatbikatını kabul etme­mesi, Fİz. Osman'ın da ona karşılık itiraz etmeyip bir özür beyan etme ihtiyacını d uymasİ, yolcunun namazınının iki rekat olduğuna bir delildir. Dolayısıyle bu hususda bütün sahabe1 arasında icma vakl olmuştur (26). .

Bütün bu rivayetler gösteriyor ki, dört rekatlı namazların son iki rekatı yolcudan bir karşılık olmaksız:ın düşer. Farziyetın olması ya edayı, ya da kazayı gerektirir. Bunlardan hiçbirisi sabit olma­dığına göre, iki rekattan sonrası için farziyet sabit olmamıştır. Yol­cu için öğle namazı, sabah namazı.gibidir. İkinci rekattan sonra ta-_ hiyyata oturmasa, farzı tamamlamadan önce nafile ile meşgul olduğu için namazı fasit olur. Oturursa son iki rekat nafile yerine geçer (27).

Kasani, Haneillerin .delillerini kaydettikten sonra neticeyi şöy- . le bağlıyor: Şayet kıısır ruhsat olmuş olsaydı; RasUlullah (s.a.v.) azi­ıneti sürekli terketmez, ara sıra terkederdi. Çünkü azimet daha fa­ziletlidir. Rasulullah (s.a.v.) ibadetlerden ancak daha faziletli

. olanıriıtercih eder, ümmete ruhsat olduğunu öğretmek için de, bir veya birkaç defa terkederdi. ·Daha faziletli olanı sütekli olarak ter­ketmeye gelince, RasUlullah'ın (s.a.v.) ömür boyu ~fdal olaİıı zayi et­mesi gibi bir durum ortaya çıkar ki, bun~·ihtimal yoktur. RasUlul-.

Page 6: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

· Seferüikte Azinıet ve Ruhsat 329

lah (s.a.v.) Mekke'de nainazını kısalttı ~e Mekke halkına da şöyle dedi: "Ey bölge halkı, siz namazınızı dört-kılın. Çünkü biz sefeıiyiz:' (28). Şayet dört kılmak caiz olsaydı, şu iki sebebden dolayı Rasu­lullah (s.a.v.) namazını kısaltmaz tam kılardı:

a) Harem-i Şerifde yapılan ibadete kat kat sevab verildiği için RasUlullah (s.a.v.) burada ibadet yapmayı bir ganimet bilir, fazla kıl ardı.

b) Burada RasUlullah (s.a.v.) imam, arkasındaki Mekkeliler ise mukim olarak cemaat idiler. Namazın bütününde RasUlullah'ıtı (s.a.v.) imamlığının faziletine nail olmalan için, geri kalan kısmının. da tamamlanması gerekirdi. RasUlullah'ın (s.a.v.) bunu yapmaması Hanefilerin görüşünün daha isabetli olduğuna bir delildir (29).

Hattabi'nin kaydettiğine göre, selef ulemasının çoğunluğu ve muasırfukaha, sefer halinde kasnn vacib olduğu görüşündedirler. Bu görüş aynı zamanda Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Ömer, Cabir, İbn Abbas, Ömer b. Abdüla(liz, Hasen ye. Katade'Din de görüşleridir. Hammad b. Ebi Süleyman, dört kılınan namazın iade edilmesi ge­rektiğini söylüyor.

Hattabi, sözlerini şöyle bitiriyor: "Evla olan, yolcunun na­mazını kısaltmasıdır. Çünkü bütün fukahabu hususda icma etmiş­lerdir. Tamamlama hususunda ise ihtilaf vardır. İcma, ihtilaf üze­

, rine takdim edilir" (30). · Şevkani, iki tarafin delillerini saydıktan sonra, neticeyi şöyle bağlıyor: "Büt~bu zikrettiklerimizden ortaya çıkan, yolculukta na­mazı kısaltınanın vacib olduğuna hükmetmenin daha isabetli ola­cağı şeklindedir" (31).

· . Bu hususda 'Hanefilerin görüşünü destekleyen Kasani'nin şu açıklamalanın da kısaca verniek istiyoruz: Kulların yapmalan ge­reken ibadetleri ziyade ve noksanlıkla ibtal edip değiştirmeye hak­ları yoktur. Akşam namazını dörde veya sabah namazını üçe ta­mamlama yetkileri yoktur. Bu da aynen onun gibidir. Sabah ve. akşam namazlannda kısaltına da yapılamaz. Çünkü kasr, namazın · yansım düşürmedir. Dört·rekatlı.namazlann haricinde, sünnet ve nafilelerde de kasr caiz değildir. Çünkü namazı kısaltına tevkifidir. Bu da sadece dört rekatlı farz namazlar içindir (32). . .

· 2- Şafii ve Hanbelileri,n Görüşleri : imam' Şafii'ye göre, sefer halinde namazların kısaltılmasında, muhayyerlik vardır. Dilerse, tam kılar, dilerse kısaltır; Hz. Osman, Sa'd b. Ebi Vakkas da tam olarak kılmışlardır. Ebu Seyİ- de bu görüştedir (33). . .

Page 7: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

330 İslam'da Seferilik ve Hükümleri

·Ahmed b. Hanbel'den meşhur olan görüş, yolcu isterse iki, is­terse dört rekat olarak kılar. Tavakkuf ettiğine dair de bir rivayet bulunmaktadır (34).

Yolculuk halinde, dört rekatlı namazların iki kılu)ması husu­sunda muhayyerlik old!J.ğunU ileri süren Şafii ve Hanbellierin delil-leri ise şunlardır: ·

a) Nisa Süresi'nin 101. Ayeti: ''Yeryüzünde sefere çıktığınız za­man kafirlerin size kötülük. etmelerinden 'endişe ederseniz, namazı kısaltnıaiıızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirleP sizin apaçık düşmanınızdır". Bu ayet gösteriyor ki, yolculuk halinde namazın kısaltİlması, Allah'ın tanımış olduğu bir kolaylıktrr. Yoksa kısalt­mak farz değildir. Aynen şu ayette olduğu glbi: "Kadınlara el sürme­den ve mehirlerini tayin etmeden onları boşarsanız, ·size bir sorum­luluk yoktur ... " (35). Bu durumda boşamak kesin olmayıp bir ruh-sattır (36): · '

Şafiilerin Q,u deliline şu şekilde cevab verilmiştir: İmam Şafii için bu ayette bir delil yoktur. Çünkü burada sözü edilen kasrın aslıdır. Yoksa sıfat ve keyfiyeti değildir. Kasrr bazan.rekatlarda, ba­zan da düşman korkusundan dolayı kıyamdan oturmaya, rüku ve secdeden imaya intikal şeklinde olur. Yoksa namazın yansı terke­dilriıez. Ayette kastedilen, rekatlardan kasrr değildir. Çünkü bu du­rumda namazın yarısı terkedilmiş olur. Dikkat edilirse, ayette kasrr, kafrrlerin fitnesinden korkulmasına ta'lik edilmiştir. Rekat­larda yapılart kasır ise, korku şartına bağlı değildir. Korku olmadan da, yolculuğun şartlan yerine geldiği zaman yapılabilir (37).

Nitekim bu ayetten sonra .gelen ayette korku namgızınm nasıl kılınacağı tarif edildiği için Hanef'ılerin ·görüşü daha kuvvetli gözükuyor. Elmalılı Hamdi Yazır Hoca, bu hususu vurgulamakiçin "N arnazı biraz kısa kesmenizde güiıah yoktur" şeklinde niana ver­:qıiştlr. Dolayısıyla buradaki kısaltma, rekatta kısaltına değildir, "nitelik kısaltması"dır38. Diğer taraftari birinci şekildemana veril­diğinde, kısaltına işi bütün namazlarda olmaz. Mesela, sabah ve akşam namazlarında mümkün değild:lr. Dolayısıyla -birinci mana daha uygundur (38). · . . . · ·

b) Hz. Ömer'den Rivayet Edilen Hadis: Ya'la b. Ümeyye rivayet ediyor: Ömerü'l-Hattab'a dedim ki: Kur'an'da "Yeryüzüne ;efere _ çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederse­niz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur ... " (39) buyurulu­yor. Şimdi insanlar emniyettedir. Hz. Ömer şu cevabı verdi: Bu se:. · · n~ merak ettiğin şeyi ben de merı;tk ettim de Rasıllullah'a (s.a.v.)·

Page 8: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

Seferllikte Azlm.et ve Ruhsat 331

sordum. Şöyle buyurdular: "Bu, Allah'ın size ikram eylediği bir sa­. dakadır. Binaenaleyh onun sadakasını kabul ediniz" (40).

İmam Şafii'ye göre bu hadisde kasr, sadaka olarak takdim edilmiştir. Sadaka ise ancak karşı _tarafın,.kabulü ile gerçekleşir. Buna şu şekilde cevab verilmiştir: Bu sadaka, kişinin reddine veya kabUlüne bağlı olan bir sadaka değildir. "ünun sadakasını kabul ediniz" demek, "Onunla amel ediniz ve denildiği şekilde yapınız" de­mektir. Bu sadaka, kulun kabulüne bağlı olmayıp ona itaat etmesi gerekir. Buradaki "tasadduk", iskattır. Nitekim Allah da Kur'an'­da, (41) tasadduku iskatmanasma kullanmıştır {42).

Kasani'nin açıklamasına göre de, buradan bir muhayyerlik çıkarmak mümkün değildir. Çünkü burada (Tesaddeka aleyküni) manası, (Hakeme aleyküm) dür. Yani sizin hakkınızda böylece

· hüküm verdi. Çünkü temlik ihtimali olmayan yerde Allah'tan olan tasadduk, affetme gibi iskattan ibarettir ( 43).

c) Hz. Aişe'den Gelen İki Rivayet: "Rasülullah (sav) ile beraber Ramazan'da umreye çiktım: Rasulullah (s.a.v.) iftar etti; ben oruç tuttum .. O namazı kısalttı, ben tamamladım ve dedim ki: "Anam babam sana feda olsun, sen iftar ettin ben oruç tuttum. Senkasret- · tin ben ise tam kıldım". Rasulullah (s.a.v.) "Güzel yaptın ya Aişe" buyurdular. Yine Hz. Aişe annemizden gelen bir rivayet de şöyle: "Easülullah (s.a.v.) seferde bazan kısaltıyor, bazan tam kılıyordu. Bazan iftar ediyor, bazan oruç tutuyordu" (44); Ancak birincihadi­sin Hz. Aişe'den subutu hakkında çok şey söylenmiştir. RasU.lul­lah'ın Ramazan'da hiç umre yapmadığı rivayet ediliyor. Bazılan ise Mekke'nin Fethi günü olabileceğini söylemişlerdii ( 45).

İbn Teymiyye'nin bu hadisin Hz: Aişe'ye yalan yere isnad edil- · diğini söylediği kaydediliyor. Zira; AiŞe'nin Rasülullah'a ve diğer sa­habelere muhalif harekette bulunması mümkün değildir. Diğer ta­raftan, namazın ikişer ikişer farz kılındığını söyleyen de Hz .. Aişe'dir. Nasıl olur da, bundan sonra Rasültıllah'a (s.a.v.) ve O'nun ashabına muhalefet edebilir? Dolayısıyla Hz. Aişe'nin bu iki farklı rivayetini birleştirmek pek Iriümkün gözükmemektedİr. İkinci hadis

' . için de bazı itirazlar varid olmuştur ( 46).

d) Hz. Enes'in Rivayeti: "Biz RasU.lullah'ın ashabı yolculuğa çıkıyorduk. Bazen tam kılıyor, bazan da taksir yapıyorduk. Bazan oruç tutuyor, bazan da iftar ediyorduk. Hiç kimse diğerini ayıpla­mıyordu'· (47). Ancak bu hadisi bu şekliyle eldeki kitabiardan tah-. ric edemedik. Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi'de yer ~an rivayetlerin hiçbirinde naınaz ile ilgili kısım bulunmamaktadır. Sadece oruç

Page 9: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

332 İslam'da Seferilik ve Hükümleri

vardır. Yolculuk halinde orucnn tutulup tululmaması hususunda da muhayyerlik vardır. Bu meselede zaten farklı düşünen yok denecek kadar .azdır (48).

Alımed b. Hanbel'den gelen meşhur görüşe göre de, seferde na­mazı kısaltm'ak ruhsat olup, mükellef bu ruhsatı alıp alınamada muh~yyerdir. Ayrıca tavakkuf ettiğine dair de bir görüş bulunmak­tadır (49).

İbn Kudame, el-Muğnl'de, Hanbeli görüşü desteklemek üzere İbn Abdilber'den. şunları naklediyor: Fukaha şu hususda icma · etmiştir. Yolcu, mukim olarak namaz kılan bir cemaate uysa da, son bir·rekatma yetişse, namazını dörtrekata tamamlaması gere­kir. Bu da kasrınruhsat olduğuna bir delildir (50).

3- İmam Malik'in Görüşü: Seferde nı:ı.mazın kısaltılması hus:Usunda İmam Malik'ten farklı rivayetler gelmiştir. İmam Malik'ten hem Haneillerin azimet görüşü, hem de Şafii ve Ahmed b. Han:.bel'in ruhsat görüşü nakledilmiştir. İpıam Malik'ten meşhur olarak rivayet edilen göı:üş ise yolGulukta kasrın sünnet olduğudur (f?l). İbn Rüşd ise, bu hustisda gelen rivayetl~ri değerlendirerek, ya

·sünnet, ya da vacib-i muhayyer olmasının gerektiğini belirtiyor (52). ·.

C· YOLCULUGUN VASFl

Hanefilere göre· yolculuğun, hac, cihad, ilim tahsili gibi mübalı olmasıyla, yol kesme gibi ma'siyet olması arasında bir fark yoktur. Her halükarda, şartlar yerine geldiğinde, yolculuk ruhsatlanndan istifade caizdir. Böyle bir ayınma imkan verecek bir delil nasslarda bulunmamaktadır· (53). Cumhura göre ise bir ma'siyet için yola çıkan kimse, yolculuk ruhsatların dan istifade edeniez .. Çünkü ruh­satlar, bit yardım ye külfeti hafifletmedir. Asi olana ise yardım edilmez (54). ·

D- YOLCULUKTA ORUÇ

Seferilik halinde oruç tutmamn veya orucu. boz:rı;ıanm ruhsat olduğu hususunda genellikle ihtilaf yoktur. Bu hususda Kur'an'da şöyle buyuruluyor: " ... sizden her kim hasta, yah,ut yolcu olursa, tuta­madığı günler kadar diğer günlerde kaza eder .. " · (55).

Bu ayet açık olarak gösteriyor ki, sefer halinde iftar etmek ruh­sattır. Böylece Allah, kullarına bir ruhsat tammıştır. Şayet mutla­ka iftar etmek gerekseydi, ayetin devamında geçen, " ... Allah ·sizin

Page 10: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

Seferilikte Azimet ve Ruhsat 333

için kolaylık ister, zorluk istemez .... ll (56) hükmünün bir manası kalmazdı. Kolaylığın zikredildiği yerde, delaleten muhayyerlik de vardır

11 ( 57).

Ancak Hanefi ve Şafiilere göre, sefeı: halinde oruç zarar verme­diği sürece, orucun tutulması daha faziletlidir. Çünkü ayette, 11

•••

Eğer bilirseniz '(güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" (58) buyuruluyor (59).

Hanbelilere göre ise, zorluk ve sıkıntı bulunmasa da, yolculuk­ta orucu bozma& sünnettir, tutmak ise mekruhdur. Çünkü Rasıllul- · lah (s.a.v.), Mekke Fethi günü orucunu bozmayanlar için "asiler" tabirini kullanmıştır (60).

NETiCE

İslam, insanın fıtratına uygun olarak gönderilmiş bir dindir. Dinimizde asıl olan kolaylıktır. Bazı ibadetlerin yapılışında bir­takım meşakkatler olmakla birlikte, insar,nn vücuduna veya her­hangi bir uzvuna eziyet edilerekyapılan bir ibadet şekli yoktl.ii. Bu bakımdan belli prensibler dahilinde kul için kolaylıklar tanın­mıştır.

Yolculuk halinde Ramazan orucunun tutuluptutulmamasında kulunmuhayyer olduğu hususundamezhepler arasında ihtilafyok­tur. Ancak yolculuk halinde namazın kısaltılması azimet midir, yoksa ruhsat mı? Bu hususda mezheplerin farklı görüş ve değerlen­dirmeleri buluftmaktadır.

·Namaz, .taabbüdi ve tevltifi olan bir ibadettir. Yani Allah, nasıl ve kaç-rekat kJ]ınmasını.emretmişse öyle yapılması gerekir. Sabah namazını iki değil de dört rekat kılmaya kalksak doğru olmaz. Dört kılınca sevabının daha fazla olacağı düşünülerek böyle bir yola gi­dilemez. Bu bakımdan yolculuk halinde namazın kısaltılmasının azimet olduğunu müdafaa. eden Hanefi görüşünün daha isabetli olduğu kanaatındayız.

. ~ .

Page 11: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

334. İslam'da Seferilik ve Hükümleri ·

DtPNOTLARı

L Pevdevi, UsUl, II, 299, Serahsi, UsUl, I, 117, İbnü'l-Hümfun, et Tahrir, II, 299, Cürcfuıi; Tarifat, s.130.

· 2. Şatıbi, Muvafakat, I, 300. 3. Thnü'l-Hümam, II, 299. 4. Pezdevi, II, 300, İbnü'l-Hümam, II, 2.29. 5. Pezdevi, II, 299. · 6. Bilmen, Ömer Nasuhl, Hukükı İslfuniyye Kamusu, I, 34. 7. AbdülazJz Buhari, Keşfu'l-Esrar, II, 324. 9. 67/Mülk:2. 10. Abdtilaziz Buhari, II, 326. . . ll. Kasfuıi, Bedai', I, 91, İbn Abidin, I( 24. ·12. Buhari, Taksiru's- Salat, ll, II, 38, Müslim, Salatü'l-Müsafirin, 8, H.

No:689. 13. Şevkfuıi, Neylü'l-Evtar, lll, 228. 14. Buhari, Taksiru's-Salat, 5, II, 36, Müslim, Salatü'l-Müsatirin, 1, H.

No:685, EbU Davud, Salat, 270; H.No:1198, II, 5. 15~ İbn Rüşd, Bidftyetü'l-Müctehid, I, 143. 16. Ahmed Naim, Tecrid-i Sarili Tercümesi, U;'281. 17. Bkz. Şevkfuıi, II, 228, Davudoğlu, Ahmed, Müslim Şerhi, IV, 87. 18. Müslim, Salatii'l-Müsafiıiıı, 6, H.No:687. _ 19. Zeylei, Nasbu'r-Raye, II, 189,.İbn Mace, İkametü's-Salat, 73. 20. Şevkfuıi, III, 228. . 21. Şevkfuıi, III, 228, Tecrid-i Sarih, III, 378, Nesei. · 22. Tecrid-i Sarih, III, 378. 23. Davudoğlu, Ahmed,SelfunetYollan, II, 102,.(Taberfuıi, Kebir). 24. Buhari, Taksiru;s-Salat, 2, II, 35,. MüsUm, Salatü'I-Mysiifii-in, 19, H.

No:695, Tecrid-i Sarih, III, 374. -25. Ahmed b. Hanbel, I, 62, Şevkfuıi, III, 229.

\ 26. Serahsi, Mebsfı.t, I, 239, Kasfuıi, Bedai'; I, 9~t 27. Serahsi, Mebsfı.t, I, .239-240. 28. Ebu Davud, Salat, 270, H.No:1229, Tirmizi, Salat, Tecrid~i SB.rih, III,

367. 29. Kasfuıi, I, 92. 30. Hattabi, Mealimü's-Sünen, II, 6. 31. Şevkfuıi, III, 229. 32. Kasfuıi, I, 92. 33. Hattabi, U, 6. 34. İbn Kudfune, el-Muğni, II, 268. 35. 21 Blıkara:236 .

. 36. Şafii, el-Ümm, I. 159.

Page 12: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

Seferilikte Azllnet ve Ruhsat 335

37. Kasam, I, 92, bkz., Serahsi, Mebsı1t, I, ~40. 38. Elmalılı, M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, III, 66-67. 39. 4/Nisa:101. 40. Müslim, Salatü'l-Müsafirin, 4, H. No:686, Ebı1 Davud, Salat, 270,

H.No:1199. 41. Bkz. Bakara:280. 42. Alıdülaziz Bulıan, II, 325. 43. Kasam, ı; 92. 44. Şevkam, III, 230. 45._$evkam, III, 230. 46. Şevkam, III, 231. 47. Bkz. İbnü'l-Esir, Canıiu'l-"Qsı11, VI, 398, Beyhaki, es-Sünenü1~Kübra, III,

·145, İbnü't-Türkmam, Sünen üzerine yaptığı Zeyilde bazı sebebler sayar?]r bu hadisin zayıf olduğunu ve bununla ihticac edilemiyeceğini kaydetmiştir. İbnü't-Türkmam, III, 145. . . .

. 48. Diğer rivayetler iÇin bkz. Müslim, Sıyam, 98, H.No:1118. Ebı1· Davud, Savm, 42, H.No:2405, Tirmizi, Savm, 19, H.No:712.

49. İbn Kudame, II, 267. 50. İbn Kucıame, II, 268. 51. Baci, el-Münt~ka, I, 260, İbn Cüzeyyiel-Kavamn, s.82. 52. İbn Rüşd, I, 143. 53. Kasam, I,93; İbnAbidin, II, 124. 54. İbn Rüşd, I, 144-145. 55. 2/Bakara:184. 56. 2/Bakara:185. 57. Cessas, Ahkamü'I-Kur'an, ı, 213, Elmalılı, ı, 538. 58. 2/Bakai'a:184. . r . .

59. Şırbini, I, 271. . 60. Zulıayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, IİI,175.

/

Page 13: ve Ruasisamveri.org/pdfdrg/D050821/1997/1997_BAKTIRM1.pdf · 2015. 9. 8. · SEFERİLİKTE AZİMET ve Ruas.AT A-AZİMET VE RUHSAT Pı.Of. Dr. Musta.fa BAKTıR Atatürk Ü. ilahiyat

336 İslam'da Seferilik ve Hükümleri

KAYNAKLAR

ABDÜLAZİZ el•BUhfui, Keşfu'l-Esrar, İstanbul, 1308. AHMED b. Hanbel, Müsned, Beyrut, 1313. AHMED Nairn-Kamil Miras, Tecrid-i Sarlh·Tercümesi, Anlı:ara, 1969. BAd!, Süleyman b. Halef, el-Münteka, Mısır, 1331. . BİLMEN, Ömer NasWıi, Hukfik-1 İslılmiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamı1su,

İstanbul, 1976. · ·

BEYH:AKİ, EbU Beh Ahmed, es-Sünenu'l-Kübra, Dılrü'l-Fikr, tsz. BUHAR!, MUhammed b. İsmail, Sahlh, İstanbul, 1979. CESSAs, EbU Bekr Ahmed b: Ali, Ahkfunü'l-Ki.ır'an, İstanbul, 1335. CÜRCANİ, ALİ, b. MWıaniı:ned, et-Ta'ruat, Mısır, 1938. .

DA VUDOGLU, Ahmed, Sahlh~i Müslim Tercüme ve Şer hi, İstanbul, 1973. EBU DA VUD,.Süleyman b. el-Eş'as, Sünen, Hum us, 1970. ELMALILI, M. Hamili Yazır, Hak.piııi Kur'an Dili, İstanbul, tsz. HATTAABI, Ahmed b. MUhammed, Meıllimü's-Sünen (Ebı1 Davud'un ke-

narında), Humus, 1970. ·

İBN ABİDIN, MUhammed Enıln, Reddu'l-MWıtar, Mısıi, 1966. İBN CÜZEYYİ, MUhammed b. Ahmed, el-Kavfuıinü'I~Fıkhi)rye, Beyrut, 1989. İBN KUDAME, Abdullah b. Ahmed, el-Muğni, Beyrut, 1972. İBN MAcE; MUhammed Yezid el-Kazvini, Sünen, Mısır; 1952.

· İBN RÜŞD, MUhammed b. Ahmed, Bidayetü'l-Müctehid, Mısır, tsz. İBNÜ'L-ESİR, Mecidüddin, Cılmiu'l-Usı1l, basim yerl yok, 1971. İBNU'L-HÜMAM MUhammed b. Abdülvahid, Kitabu't-Tahrlr, Mısır, 1350. İBNÜ'L-TÜRKMANİ, Alaüddin b. Ali, el-Ceyheru'iı-Naki, (es-Sünenü'l-

Kübra'mn kenarında), Daru'l-Fikr rieşri, tsz. KAsANI, Alaüddin EbU Bekr, B'edıliu's- Sanıli'. Beyrut, 1974. MUSLiM, Muslim b. Haccac, Salıih, Beyrut, 1956. PEZDEVİ, Fahru'l-İslam Ali b. MUhammed, Usı1l, İstanbul, 1308. SERAHSİ, Şeınsüddin Ebı1 Bekr, el-Mebsı1~, Beyrut, tsz. SERAHSİ, Usı1lü's"Serahsi, Beyrut; 1973. . ŞAFİİ, MUhammed b. İdris, el-Ümm, Şa'b baskısı, Mısır, tsz: ŞATIBİ, Ebı1 İshak İbrahim b. Mı1sa, el-Muvafakat, Mısır, 1975. ŞEVKANİ, M.Wıammed b. Ali, Neylu'l-Evtar, Mısır, tsz. ŞIRBİNİ, MUhammed el-Hl:!tib, Muğııi'l-MWıtac, Mısır 1958. TiRMiZI, MUhammed b. İsa, el-Cılmiu's-Sahlh, Kahire, 1937. ZEYLEİ, Abdullah b. Yı1suf, Nasbu'r-Raye, Beyrut, 1973. ZUHAYLİ, Vehbe, İslam Fıkhı Aıısiklopedisi, tre. Ahmed Efe ve arkadaşları,

İs_tanbul, 199~.